Berlin’in "Yeni"si: En Uzun Güne Özel
Emir büyük yerden geldi diyeceğim ama sizi temin ederim, Haziran 2022 tarihli Yeni Rakı Uzun Demleme Berlin buluşmamızı ben de 21 Haziran'a denk getirecektim:) Oldum olası gün dönümlerini severim, yazı ayrı kışı ayrı bana zamanın neresinde olduğumu idrak etmede, aksiyon almada yol gösterir.
Yazın bu biricik tarihini Yeni Rakı Uzun Demleme'ler eşliğinde karşılamaya niyetlenen tek ben de değilim. Bunu bir toplu kutlamaya çevireceğimizin bilgisi yol arkadaşım Dila Atik tarafından vakitlice kulağıma çalınıyor. Londra ve Amsterdam'ın da Avrupa'daki Yeni Rakı Uzun Demleme keyif zincirinin diğer halkaları olacağını öğreniyorum. Gün batımları ile ünlü Berlin için özel bir senaryo geliştirmek üzere _'yaz ve Berlin'_in temsil ettiklerine kafa yorarak başlıyor süreç...
Rekabet büyük!…
Yeni Rakı Global aracılığıyla Amsterdam'da, Londra'daki arkadaşlarımın; diğer Yeni Rakı Uzun Demleme marka dostlarının da bu özel Haziran gününü pek güzel değerlendireceğinin idrakındayım. Rota nasıl oluşturulmalı derken… aklıma Berlin'deki yeni arkadaşlarımdan etkinlik şirketi yöneticisi Chris geliyor.
Aylar önce Markthalle Neun'da, vegan yemekler eşliğinde yaptığım Yeni Rakı Uzun Demleme buluşmasında kulağıma şöyle bir şeyler fısıldamıştı sanki: 'Hewingway'in efsane teknesinin aynısı…', '12 metre, meşe, 1949 yapımı', 'Özel etkinlikler için tutulabiliyor', 'Teknede yazarın yazdığı kitapları, fotoğraflar da var', 'Bizim patron O'nun büyük hayranı!'.
Chris'e -yeni çıktığı tatilini zehir etmek pahasına- manevi baskıya girişiyorum, bu sayede büyük buluşmanın, gün batımını Berlin'de karşılayacağımız mekanının adı da konmuş oluyor: Pilar!
Pilar, Hewingway'in 35 yaşında aldığı meşhur balıkçı teknesinin adı. Eşinin adı Pauline'in kısaltması. Ünlü tekne üreticisi Wheeler'ın imzasını taşıyor. Şirket hala da kendilerini tanıtırken 'Hewingway'in tercihi tekne markasıyız' demeyi düstur edinmiş.
Biz de Berlin'de yazarın teknesinin adı aynı bir kopyasıyla en uzun günü batırmaya doğru yola çıkıyoruz.
Destinasyon da yine yaz yine Berlin denince klasikleşmiş bir vaha: Wannsee Gölü.
Rakılar buzlar hazır, music box yanımızda, playlist gümbür gümbür. Gölün teknenin rakının yüzü suyu hürmetine heyecan dorukta lakin mideden de bir lokma geçmesi lazım, öyle değil mi? Mesela sandöviç gibi, taşıması kolay, her ağız tadına hitap edecek bir şeyler olsa… İlk aklıma gelen en sevdiğim kahve/kahvaltı mekanlarından Fransız Café La Maison oluyor. (Yer bulmanın neredeyse imkansız olduğu kafede bu kez sıra beklemeden, bir gün önce sipariş ettiğim nefis francala ekmeklerden yapılan sandöviçleri alıp çıkmak da hoşuma gidiyor, açıkçası.)
İşte Wannsee Gölü'ndeyiz. Gölü çevreleyen bitkilerle, ağaçlarla kaplı koyların derin yeşilliği suya vurmuş. Geceye doğru ilerledikçe göl giderek petrol yeşili bir renk alıyor. Peki ya suyun kıvamı? Sanki zeytinyağında kayarak ilerliyor tekne ve derken Berlin'in o bayıldığım, mercanın tüm tonlarını barındıran güneş batımı başlıyor.
Ben ve misafirler, itiraf etmeliyim ki, bizi neyin beklediğini pek kestirememişiz!…
Bir anda oluşan sessizlikte çarçabuk doldurulan kadehler. Rakıya atılan buzun şakırdaması. 'Hayatta' olduğunu tüm hücrelerinle hissetmek daha doğrusu bu duyguyu hatırlamak…
Berlin, 21 Haziran 2022, Salı...
Bu tarihi arkadaşlığın, keyifle birlikte kadeh kaldırmanın en keyifli tezahürlerinden biri olarak hafızama kaydediyorum.
Bir yandan da gelecek Aralık'taki kış gün dönümünü Berlin'ce yaşamanın şekli nasıl olur diye düşünmeye başlayarak…